
Konuştuğunuzu sanıyorsunuz, ama bedeniniz çoktan her şeyi anlattı bile! Elleriniz, duruşunuz, bakışlarınız… Söyledikleriniz kadar, nasıl durduğunuz da önemli.
Birinin gerçekten sizi dinleyip dinlemediğini anlamak mı istiyorsunuz? Gözlerine bakın. Konuşurken kollarını kavuşturdu mu? Geri mi çekildi? Beden dili, kelimelerden önce konuşur. Siz de başkalarının mesajlarını sadece kulaklarınızla değil, gözlerinizle de okumayı öğrenin.
Öğretmenin Sözü: Bedeniniz konuşurken, kelimeler bazen gereksiz kalır.
Ve bazen, bir omuzun düşüklüğü yılların yükünü anlatır; bir başın öne eğilişi, söylenemeyen binlerce cümleyi… İnsan, sandığınızdan daha şeffaftır; kelimelerle ördüğü duvarlar, çoğu zaman bir bakışın rüzgârına dayanamaz.
Sustuğumuzda bile konuşuruz. Çünkü beden, yalan bilmez. Yüzümüzde beliren kısa bir tereddüt, elimizin istemsiz kıpırtısı, göz kapaklarımızın titrek dansı… Bunlar, içimizde fırtına gibi esen duyguların kıyıya vuran dalgalarıdır.
Dinlemeyi gerçekten bilenler, sesin değil sessizliğin içindeki anlamı yakalar. O yüzden, bir dahaki sefere biri size “Seni dinliyorum” dediğinde, ses tonuna değil; bedeninin size dönük olup olmadığına bakın. Gerçek ilgi, yalnızca kulakta değil, duruşta ve yöneliştedir.
Filozofun Notu: Beden, aklın perdesiz sahnesidir. Ne saklanırsa saklansın, bir gün yüzeye vurur.